TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Eskişehir Bölge Temsilcisi Berrin Tetik, 7 Şubat´ta ilimizde meydanan gelen deprem ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "Ülkemizin deprem ülkesi olması nedeniyle yerel yönetimlerin, kurumların, kuruluşların ve kişilerin azami ölçüde önlem almasını gerektirmektedir. Jeofizik Mühendisleri Odası olarak kamu yararının önde tutularak olası depremlerden en az zararla çıkmak için bilimsel temellere dayanan tüm jeofizik çalışmaların yapılmasını, bu tür çalışmaların yapılmasında özellikle yerel yönetimler başta olmak üzere devletin ilgili tüm kurumlarının titiz davranmasını bekliyor can ve mal güvenliğimiz açısından önemini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz" dedi. Tetik konuyla ilgili şu görüşleri dile getirdi.
"Bu tür depremler bölgenin depremselliği içerisinde olağan aktivite olarak değerledirilebilir. Bölgemiz deprem riski açısından 2. derece deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır. Yaşan bu depremler deprem gerçeğini bizlere bir kez daha göstererek 1999 yılında yaşadığımız Gölcük ve Düzce depremlerini hatırlatmıştır. Eskişehir fay zonu, Doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Zonu ile normal faylar ile temsil edilen Ege açılma bölgesi içinde yer alır. Bu fay zonu, Eskişehir bölgesinde doğrultusu D-B ile KB-GD arasında değişen fay segmentleri ile ifade edilir ve bölgede iri ufaklı birçok diri fay mevcuttur. Bu tür fayların zaman zaman bölgede orta büyüklükte depremler üretmesi doğaldır.
Son yüzyıllık dönemde bölgemizde meydana gelen en büyük deprem 20 Şubat 1956 yılında meydana gelmiş olan 6.4 büyüklüğündeki depremdir. Bu büyüklükteki deprem ya da depremleri tekrar yaşamamız olağandır. Bunun yanı sıra yaşadığımız bölgenin Kuzey Anadolu Fay zonuna yakın olması nedeniyle oradaki fay segmentinde meydana gelecek büyük depremlerden ciddi olarak etkileneceğimiz anlamına gelmektedir. Bölgenin deprem risk durumu gözönünde bulundurularak deprem yönetmeliğine uygun yapı denetimi zorunludur."
"Bu tür depremler bölgenin depremselliği içerisinde olağan aktivite olarak değerledirilebilir. Bölgemiz deprem riski açısından 2. derece deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır. Yaşan bu depremler deprem gerçeğini bizlere bir kez daha göstererek 1999 yılında yaşadığımız Gölcük ve Düzce depremlerini hatırlatmıştır. Eskişehir fay zonu, Doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Zonu ile normal faylar ile temsil edilen Ege açılma bölgesi içinde yer alır. Bu fay zonu, Eskişehir bölgesinde doğrultusu D-B ile KB-GD arasında değişen fay segmentleri ile ifade edilir ve bölgede iri ufaklı birçok diri fay mevcuttur. Bu tür fayların zaman zaman bölgede orta büyüklükte depremler üretmesi doğaldır.
Son yüzyıllık dönemde bölgemizde meydana gelen en büyük deprem 20 Şubat 1956 yılında meydana gelmiş olan 6.4 büyüklüğündeki depremdir. Bu büyüklükteki deprem ya da depremleri tekrar yaşamamız olağandır. Bunun yanı sıra yaşadığımız bölgenin Kuzey Anadolu Fay zonuna yakın olması nedeniyle oradaki fay segmentinde meydana gelecek büyük depremlerden ciddi olarak etkileneceğimiz anlamına gelmektedir. Bölgenin deprem risk durumu gözönünde bulundurularak deprem yönetmeliğine uygun yapı denetimi zorunludur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder