30 Ocak 2010 Cumartesi

Nükleer santral Türkiye’ye lüks değil

Türkiye sanayiisinin canlanmasıyla birlikte elektrik açığının büyüyeceği bunun için nükleer santraller inşa etmesi gerektiği öne sürüldü. 

 Fahri Sarrafoğlu / Dünya Bülteni

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı rapora göre, ekonominin küçülmesi nedeniyle 2009 yılında elektrikte sorun yaşamayan Türkiye’nin ekonominin canlanmaya başlamasıyla birlikte önümüzdeki yıllarda yeni bir darboğazla karşılaşacağı hesaplanıyor.

Raporda, Türkiye’nin elektrik sorununu uzun vadede çözebilmek için şimdiden birden fazla nükleer santralin yapımına başlaması gerektiği ifade edildi.

ATO’nun, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ve Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin Türkiye’nin 10 yıllık üretim kapasite projeksiyonuna yönelik çalışmalarını dikkate alarak hazırladığı rapora göre, Türkiye’nin 2008 yılında 198 milyar kilovat saat olan elektrik tüketimi, 2009 yılında yüzde 2 oranında azalarak 194 milyar kilovat saate kadar geriledi. Ancak ekonominin yeniden büyümeye başlayacağı bu yılla birlikte Türkiye’nin elektrik talebinin de artmaya başlayacağı öngörülüyor. 



ELEKTRİK TALEBİ GİDEREK ARTACAK 

Yapılan tahminlere göre, Türkiye’nin 2010 yılındaki elektrik talebi 202.7 milyar kilovat saate yükselecek. Ekonominin yüksek oranda büyüyeceği, diğer bir ifadeyle talebin yüksek oranda artacağı varsayımıyla yapılan tahminlere göre, Türkiye’nin enerji talebi 2011 yılında yüzde 6.5 ve izleyen yıllarda da yüzde 7.5 artarak 2018 yılında 357.2 milyar kilovat saate ulaşacak. Düşük talep artışı tahminine göre ise, 2011 yılında yüzde 5.5, diğer yıllarda da yüzde 6.5 oranında artacağı öngörülen elektrik talebi 2018 yılında 335.8 milyar kilovat saate çıkacak. Talep tahminleri ve işletmede olan üretim tesislerinden oluşan mevcut elektrik üretim sistemi ve 2013 yılına kadar işletmeye gireceği öngörülen yeni üretim tesislerinin üretimi de dikkate alınarak yapılan hesaplamalara göre Türkiye, 2016-2017 yıllarında proje üretim kapasitesine göre, 2014-2015 yılından itibaren ise güvenilir üretim kapasitesine göre elektrik enerjisi talebini karşılayamayacak. Talebin tahminlerden daha yüksek artması, hidrolik santrallere gelen su miktarının azalması, yakıt temininde sıkıntılar yaşanması, santrallerde uzun süreli arıza olması ve inşa halindeki santrallerin öngörülen tarihlerde işletmeye alınamaması gibi risklerin gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin 2011 yılından önce de elektrik açığıyla karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekiyorlar. 

DÜNYADA VAR BİZDE NİYE YOK? 

Dünya Nükleer Birliği’nin (World Nuclear Associated), Nükleer Enerji Enstitüsü (Nuclear Energy Institute) ve benzeri kuruluşların verilerine göre, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir bölümü elektrik sorununu nükleer enerjiye ağırlık vererek çözmüş gözüküyor. Ocak 2010 itibariyle dünyada, Tayvan dahil 30 ülkede toplam 439 nükleer santral faaliyette bulunuyor. Aralarında İran’ın da bulunduğu 15 ülkede ise toplam 56 santralin de yapımı sürüyor. Türkiye’nin de yer aldığı 27 ülke ise toplam 142 adet nükleer elektrik santrali kurmayı planlıyor. Nükleer Enerji Enstitüsü’nün verilerine göre, Türkiye henüz tek bir nükleer elektrik santraline sahip bulunmazken çoğunluğunu Avrupa ülkelerinin oluşturduğu birçok ülke elektrik üretiminin önemli bir bölümünü nükleer enerjiden sağlıyor. Dünya genelinde elektrik üretiminin yüzde 14’ü nükleer enerjiye dayanıyor. 104 santralle dünyanın en fazla nükleer santraline sahip bulunan ABD, elektrik üretiminin yüzde 19.7’sini nükleer enerjiden elde ediyor. 31 santralin üretim yaptığı, 9 santralin de inşa halinde bulunduğu Rusya ise yüzde 16.9’unu, 20 santrali bulunan Kore üretiminin yüzde 35.6’sını, 54 nükleer santralin üretim yaptığı Japonya üretiminin yüzde 24.9’unu nükleer santrallardan elde ediyor. 

Nükleer enerji üretiminin ülkemize getireceği katkılar nelerdir?

Nükleer enerji santralları ileri teknoloji ürünü tesislerdir. Nükleer enerji üretimine yönelik tesisler güvenlik ve kalite kültürünün ülkemizde yerleşmesinde ve gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. Nükleer enerji üretimi için kurulacak tesisler, ülkemizde, nükleer teknoloji alt yapısının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, nükleer santrallardan üretilecek enerji ülke enerji üretim portföyüne çeşitlilik getirebilecek bir seçenektir. Nükleer santrallar günümüzde yüksek yük faktörü ile çalışabilen ve lisanslama kuruluşları tarafından sürekli denetime tabi tutulan tesisler olarak dünya enerji üretiminde önemli bir paya sahiptir.

Nükleer enerjiye dayalı sistemler, fosil kaynaklı enerji üretim sistemlerinin neden olduğu sera gazı emisyonuna neden olmamaktadır. Bu nedenle, global ısınma ve iklim değişikliğine neden olan CO2 emisyonunun azaltılmasında, diğer yenilenebilir kaynakların yanında, önemli bir seçenektir. Ayrıca, azot oksitleri ve sülfür oksitleri salmadığı için asit yağmurlarına neden olmamaktadır.

Nükleer Enerji Santrallerinin Hayatımızdaki Önemi

Nükleer santraller dünyada kullanılmaya başladığından beri birçok konuda yarar sağlıyor. Günümüzde birçok ülkede nükleer santral yapımı ve kullanımı engellenmeye çalışılmıştır. Bunun nedeni zamanında oluşan felaketler (Çernobil) ve santrallerin insan üzerine yaptığı olumsuz etkilerdir. Ama teknolojik ortamlarda yapılan bir nükleer santralın hiçbir olumsuz etkisi bulunmamakla birlikte birçok yararı da vardır.

Fransa Almanya İtalya İngiltere ABD bazı İskandinav ülkeleri Bulgaristan Rusya Ermenistan ve daha bir çok ülkenin vazgeçilmez enerji kaynağı nükleer enerjidir. Nükleer reaktörler 3 türe ayrılırlar. Araştırma reaktörleri elektrik üreten güç reaktörler plütonyum üreten reaktörler. Araştırma reaktörlerinden tıpta ve kimya sanayisinde izotop gama ışınları ve nötron üretiminde yararlanılır. Bu reaktörlerin güçleri düşürülmüştür ve hiçbir zararları yoktur. Güç reaktörlerini başlıca sorunlarından biri verimliliktir. Söz konusu reaktörlerde üretilen elektrik enerjisinin kW (kilowatt) saat materyalinin gelenksel santrallarda üretilenden düşük olması gerekir. Nükleer santrallar diğer termik santraller gibi çevreye zarar vermezler. Örnek vermek gerekirse İsveç’teki Nükleer santrallerden 29kg/h lik CO2 çıkarken Danimarka'da bu oran 890 kg/h sınırını zorlamıştır. Ayrıca büyük ülkelerden Fransa enerji ihtiyacının %75'ini Nükleer enerji santrallerinden üretmektedir. Bu santrallardan çıkan enerji miktarı çok fazla olduğu için diğer ülkelerde 3 santralin yaptığı görevi nükleer santralların sadece 1 tanesi yapar. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'de enerji ihtiyacının %25'ini Nükleer Santrallerden giderir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder