5 Mart 2010 Cuma

Karadeniz TÜBİTAK Ar-Ge Günü

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın, "Kendi güvenlik bilgisini bizzat kendisi üretmeyen, üretemeyen, kendisi tarafından üretilmiş olan ileri teknolojiye sahip olmayan bir ülkenin kendi güvenliğinin güvence altında olduğunu iddia etmesi kolay değildir" dedi.

"Karadeniz Bölgesi TÜBİTAK Ar-Ge Günü" toplantısı, Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın başkanlığında Samsun, Amasya, Sinop, Ordu, Tokat ve Çorum illerinin katılımıyla Samsun'da yapıldı.

Toplantıya Bakan Aydın'ın yanı sıra, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Amasya Valisi Halil İbrahim Daşöz, Ordu Valisi Orhan Düzgün, Sinop Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Çorum Valisi Mustafa Toprak, AK Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Yeni, Birnur Şahinoğlu ve Fatih Öztürk, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun, Amasya, Sinop, Ordu, Tokat ve Çorum illerinde bulunan üniversitelerin rektör ve yardımcıları, OMÜ fakülte dekanları, öğretim üyeleri, illerin özel idare genel sekreterleri ve bazı kurum müdürleri katıldı.

Toplantının açılışında yaptığı konuşmada, en değerli bilginin bilimsel bilgi olduğunu belirten Vali Hasan Basri Güzeloğlu, "Özellikle TÜBİTAK özelinde ve üniversitelerin önceliğinde Türkiye'nin geleceğine dönük bir kalkınma ve gelişme stratejisinin ve bunun uygulama alt başlıklarının iller boyutundaki yansımalarının bu toplantılarda tartışılmasının gerekli olduğunu söylemek istiyorum. İllerin yerelden başlayarak kalkınma dinamiklerini, birikimleri ve zenginliklerini genele taşıyan, yerelin
zenginlikleriyle evrenselin gereklerini bağdaştıran ve bu bağlamda topyekun bir gelişmeyi amaçlayan bu toplantılar özlediğimiz bir düzeye ülkemizi ve illerimizi taşıyacaktır" dedi.

Bilim, teknoloji ve yeniliğin uzun dönemli ekonomik ve toplumsal gelişmenin en önemli itici gücü olduğunu belirten Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın, "Güçlü ekonomiler ancak bilim, teknoloji ve yenilik ekseninde sürdürülebilir rekabet gücüne ulaşabiliyorlar ve bu gücü devam ettirebiliyorlar. Ülkemizin uluslararası arenada rekabet gücünü artıran ilk 10 büyük ülkenin arasında olabilmesi için, onlarla birlikte yarışabilmemiz için Ar-Ge ve yenilik çalışmalarında başarıyı en yüksek noktaya çekmemiz gerekir.

Bilim, teknoloji ve yenilik odaklı güçlü ekonomi bir ülkenin siyasi istikrarını, demokrasinin derinleşmesine, o ülkenin güvenliğine ve uluslararası itibarına da doğrudan etki ediyor. Söz gelimi kendi güvenlik bilgisini bizzat kendisi üretmeyen, üretemeyen, kendisi tarafından üretilmiş olan ileri teknolojiye sahip olmayan bir ülkenin kendi güvenliğinin güvence altında olduğunu iddia etmesi kolay değildir. Biz bir yandan teknoloji ve yenilik politikalarımızın önceliklerini içinde bulunduğumuz şartlara kısa, orta ve uzun vadeli ihtiyaçlara göre belirlemeye çalışırken bir yandan da bilgi toplumuna ulaşmanın bir icabı olarak bilgi dediğimiz toplama bir bütün olarak bakmaya gayret ediyoruz.

TÜBİTAK'ın sosyal ve beşeri bilimler boyutunu güçlendirme çabamızın ana amacı da bu bilgiye toplu bir bakışı yönetmektir. Eğer insan ve onun hayat mekanı hakkında güvenilir bilgiye sahip değilsek sözünü ettiğimiz bilimden, teknolojiden ve yenilikten devşirdiğimiz güç kalım meselesi de olabilir, ölüm meselesi de olabilir" diye konuştu.

Türkiye'nin son yıllarda, bilim, teknoloji ve yenilik alanlarında büyük bir atılım içinde olduğunu belirten Bakan Mehmet Aydın, "Kamu kaynaklarından Ar-Ge harcamalarına ayrılan payın son dönemlerde artmış olmasının bilim, teknoloji ve yenilik alanındaki çalışmalara ivme kazandırdığı ortadadır. Bu gelişmeleri daha da hızlandırmak amacıyla gerek ülke gerek bölge düzeyinde Ar-Ge ve yenilik potansiyelini ortaya çıkartarak bölgemizin ve ülkemizin rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kılmak hedeflenmekte.

2002 yılında 3 milyar lira Ar-Ge harcaması, 2008 yılında 7 milyar civarında harcama yapıldı. 3 kata yakın bir artış gerçekleştirdik. Türkiye 2002-2007 yılları arasında artış hızına bakıldığında dünyada yüzde 119 ile Çin'den sonra 2. konuma gelmiştir. Ülkemiz 2002-2007 yılları arasında dünyada araştırmacı sayısını en hızlı artıran 2. ülke olmuştur. 2002 yılında 29 bin olan tam zaman eşdeğer araştırma personeli sayısı 2008 yılında 67 bine ulaşmıştır. Kamu kaynaklarından ayrılan pay, özel sektörün Ar-Ge çalışmalarını da güçlendirmiştir.

Özel sektör Ar-Ge fonlaması 2007 yılında tarihimizde ilk kez kamu fonlarını yakalayabildi. Yine ilk kez 2008 yılında özel sektör tarafından gerçekleştirilen Ar-Ge harcamaları da fonlamanın yanında kamu sektörünü geçmiş durumdadır. Sadece 2009 yılında TUBİTAK desteklerinden ilk defa faydalanmak için bine yakın firma başvuruda bulundu. 2009 yılında TUBİTAK ve Dış Ticaret Müsteşarlığı kaynaklarından özel sektör Ar-Ge ve yenilik projelerine 240 milyon lira ayrıldı.

Tüm olumlu gelişmelere rağmen gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde, ülkemizin ve bölgemizin sahip olduğu büyük potansiyeli göz önüne aldığımızda, Ar-Ge ve yenilik çalışmalarında birlikte yakalayabileceğimiz yeni fırsatlar ile kat edebileceğimiz uzun yolumuzun olduğunu biliyoruz. Bölgemizde üniversite sayısı her yıl giderek artmaktadır. Üniversitelerin yanında kamu ve özel sektör araştırma merkezleri de bilgi üreten kurumlarımızdır. Ancak bilginin hizmete çevrilmesi özel sektör aracılığıyla daha ziyade mümkün olmaktadır.

3'lü sacayağını oluşturan, bilgi üreten, fonlayan ve bilgiyi ürüne dönüştüren kesimler arasındaki işbirliği olmadığı sürece üretilen bilgiden azami ölçüde faydalanmak mümkün olmaz. Hükümetimiz tarafından başlatılan Ar-Ge ve yenilik konusundaki atılıma özel sektörün daha fazla katılmaszimi kendi güvenlik bilgisini bizını, elini daha fazla taşın altına koymasını bekliyoruz.

Bölgemizin Ar-Ge ve yenilik potansiyelini ortaya çıkartarak rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kılmak tüm kesimlerin hedefi olması gerekiyor ki büyük hedefe ulaşabilelim. Bölgemizde yenilikçi düşüncenin yaygınlaştırılmasını, Ar-Ge ve yenilik çalışmalarına yatırımın artırılmasını, yenilik çalışmalarının bölgenin rekabet gücünü artırmasına yönelik sürdürülmesini sağlamak zorundayız. Bölgemizin öz kaynakları ve öz değerleri ile küresel üstünlük sağlayan rekabetçi fark oluşturmak icap ediyor. Dünya fındık ihracatının yüzde 80'i bölgemizden yapılmaktadır.

2008 yılında 1.4 milyar dolar değerinde 228 bin ton fındık ihraç edilmiştir. Ar-Ge ve yenilik çalışmalarıyla bu ürün kozmetik ve ilaç sanayinde de rahatça kullanılabilir, zaten kısmen kullanılıyor. Son yıllarda ulusal boyutta başlatılan Ar-Ge ve yenilik atılımına bölgenin potansiyeli göz önüne alındığında daha fazla katıldığını görmek istiyoruz" şeklinde konuştu.

Bakan Aydın'ın konuşmasından sonra toplantı basına kapalı olarak sürdürüldü.
Haber Kaynağı: IHA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder